Ana menü:
Diş ile ilgili toplumda yaygınlaşmış bir çok batıl inanış var. Bir çoğu kulaktan dolma ve tıbbi dayanağı olmayan şeyler. Doğrularını bilin istedik. Belli başlıklar altında bu söylentileri topladık ve gerçek durumları yazdık. Bunların dışında merak ettiğiniz konular olursa bize lütfen iletişim bölümümüzden ulaşınız.
Diş ağrısında sarımsak çiğnemek:
Özellikle ağrılarda sarımsak çiğnemek hiçbir işe yaramadığı gibi ağrı geçmediği için diş hekimine gittiğinizde diş hekiminizin burnunun direğini kırmaktan başka bir işe yaramaz. Ağrıda kesin çözüm hekime başvurmaktır.
Diş ağrısında çürük kısım üzerinde aspirin ve benzeri ağrı kesici çiğnemek:
Bir miktar ağrıyı kestiği hastalar tarafından söylense de tamamen geçicidir. Özellikle aspirin çiğnemek fazladan çevre yumuşak dokulara yani dişetinize zarar verir. Bunun da sebebi aspirin bir asittir. Açılımı da asetil salisilik asit. Bu asitin ağızda çiğnenmesi de diş etinde erezyona yani harabiyete yol açar ve yakar. Uzak durmanızı tavsiye ederim.
Diş ağrısında rakı veya alkollü içecek ile gargara yapmak:
Geçici bir uyuşukluk verdiği halde alkollü içecekler çevredeki dişetlerini yakar ve zarar verir. Kesinlikle yapılmamalıdır. Bir ağrı kesici alınıp hemen dişhekimine gidilmelidir.
Bir dişteki çürüğün diğer dişlere sıçraması:
Aslı olmayan bir düşünce de budur. Bir dişteki çürük bulaşıcı değildir. Hemen yanındaki dişe bulaşması veya çürütmesi de olası değildir. Genel olarak ağız hijyeni bozuk ve diş fırçalamayan kişilerin çürük olma yüzdesi yüksektir. Sıralı birkaç dişte çürük oluşabilir. Bunlar birbirinden bulaşmaz. Ağız mikrop dengesi yani ağız florasındaki bozukluktan dolayıdır. Çürük bulaşıcı değildir.
Süt dişleri çekilirken iğne yapılırsa alttan gelen diş çürük çıkar:
Öyle bir şey olma ihtimali yoktur. Yayınlanmış bir bilimsel çalışması da yoktur zaten. Yapılan uyuşturucu madde tamamen yumuşak dokuya yapılır. Birkaç saat içinde de vücudu terk eder. Uyuşturmadan süt dişi çekmek o çocuklara yapılacak zulümden başka bir şey değildir. Ayrıca çocukta bırakacağı travma da cabası olur ve çocuk bir daha dişhekimine gelmekten kaçınacaktır.
İltihaplı diş çekilirse o kişi ölür:
Kısmen doğru bir inanıştır. Ancak çeşitlilik arzeder. Yani karar hekime bırakılmalıdır. Akut yani hızlı gelişen enfeksiyonlardan sonra çekim yapılırsa meydana gelebilir. Sebebi akut haldeyken enfeksiyon çok sert bir dokudur. Çekim yapılırsa enfeksiyonun vücuda yayılma riski yani sepsis denilen olay gelişir. Genelde vücutta ateş, bitkinlik, titreme ile kendini gösterir ve insanı ölüme kadar götürebilir. Bu durumda acilen hekime başvurulmalı ve kuvvetli damardan verilen antibiyotiklerle tedavi edilmelidir. Genelde üst çenedeki iltihaplı dişlerin çekimlerinden sonra gelişir ve menenjit hastalığına kadar varan zararlar verebilir. Ancak ilk iltihap sonrası hekim tarafından verilen antibiyotikler kullanılır ve sonra çekim yapılırsa böyle bir risk yoktur. Bazen antibiyotik kullanımına rağmen şişlik geçmez ve nerdeyse aynen kalır. Eğer bu şişliğe rağmen muayene sonrası hekim çekime karar verirse korkulacak bir şey yoktur ve karar doğrudur. Çünkü antibiyotik kullanımı sonrası kalan şişlik artık enfeksiyonun kronik hali yani yumuşamış ve sulanmış halinin dokuda kalmasıdır. Çekim bu şişliğin inmesine ve enfeksiyonun çekim boşluğundan kanama ile birlikte atılmasına yardımcı olur.
Anne hamileyken veya çocuk küçükken kullanılan antibiyotikler çocuğun dişlerini çürütür:
Kesinlikle dişlerini çürütmez. Ancak çocuğun sürekli yani hayatı boyunca kullanacağı dişler üzerinde kalıcı renkleşmelere yol açabilir. Özellikle tetrasiklin olarak tabir edilen maddenin bulunduğu antibiyotikler bu etkiyi yapmakta ve çocuğun dişlerinde kalıcı olarak kahve rengi lekeler bırakmaktadır. Bu lekeler dişin dentin dediğimiz mine altındaki diş yapısında bulunmasından dolayı klasik diş temizleme yöntemleriyle (fırçalama, diştaşı temizliği vb.) temizlenmesi imkansızdır. Ancak çözümü günümüzde mümkündür. Bleeching denilen diş beyazlatma yöntemleri ile üç ila beş seansta renkleşmeler giderilmekte ve diş beyaz bir renk almaktadır.
Dişhekiminde diş taşı temizliği yaptırmak ve diş temizletmek dişlerin yapısını bozar:
Kısmen doğru olan inanışlardan biridir. Ancak yanlış yanları da vardır. Diş taşı temizletmek ve dişlerin fırçalanması işlemi tamamen dişlerin dişeti kenarlarında biriken diş taşlarını uzaklaştırmak ve fırçalayarak dişlerin üzerindeki bakteri plaklarını uzaklaştırmak için yapılır. Eğer bu işlem yapılmaz ise biriken plaklar ve taşlar diş etlerinizin çekilmesine yol açar. Dişeti bir kez çekildikten sonra tekrar geri dönmesi ve iyileşmesi çok zordur. Uzun süren tedaviler gerektirir ve başarı yüzdesi düşüktür. Bu yüzden diştaşı ve diş temizliği yapılmak zorundadır. Bu tedavi çok sık yapılırsa yukarıda belirtilen dişin yapısını bozma ve diş minesinde incelmeler oluşur. Tedaviye hekiminiz karar vermelidir. En az altı ayda bir yapılmalıdır. Gerek görülmediği taktirde senede bir bile yapılabilir. Sonrasında florlu gargaralar ile takviye yapılırsa minede herhangi kalıcı bir zarara yol açmaz.
Dişlerde iltihap sonrası oluşan kistler kansere yol açar ve ölümcüldür:
Dişlerin kök uçlarında iltihaba bağlı oluşan kistler ölümcül değildir. Kansere yol açma ya da başka organ ve dokulara yayılma riskleri yoktur. Kök ucu kistleri büyümeye meyillidir. Ancak yayılma olasılıkları yoktur. Bu kistler ameliyat ile alınıp tamamen çevre kemik dokuları da temizlenerek vücuttan uzaklaştırılabilir. Yıllık veya altı aylık kontrollerde tespit edilip görülebilir. Sık kontrole gitmek büyümeden alınmalarına yardımcı olacaktır. Bu işlemleri çene cerrahları yapmaktadır. Bunun dışında zararlı olabilecek kanserli dokularda oluşabilir ancak bunlar diş kök ucu kistlerinden sayılmaz. Teşhisi ve röntgendeki görünümleri kistlerden farklıdır ve hekiminiz bunları ayırt edebilir.
Kanayan dişetlerini daha çok fırçalayıp kanatmak gerekir:
Kesinlikle yanlıştır. Kanayan dişeti bir hastalık varlığını gösterir. Bu hastalıklı dokuyu fırçalayarak daha çok kanatmak asla bir çözüm olmayacaktır. Gargara ve ilaçlar ile veya cerrahi girişimle dişeti hastalığı tedavi edilmelidir.
